‘SEÇİM ERKEN DEĞİL ŞİMDİ’
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Hüsnü Bozkurt: 2025’ten beklentimiz erken seçim değil, acil seçimdir. Sağlıktan eğitime, ekonomiden laikliğe kadar hemen her alanda kendini gösteren ciddi krizler, ülkemizin yönetilemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Sorunlar sadece iç politikada değil, dış politikamızda da ortaya çıkıyor. Suriye politikaları Türkiye’yi içinden çıkılması zor bir duruma soktu. Bir an önce bu iktidardan demokratik yollarla kurtulmayı umuyoruz. Milyonlarca çocuk okula aç gidiyor ve aileler çocuklarına yeterli bir gelecek vaat edememenin yüküyle boğuşuyor. Her halükarda kendimizi yirmi yıl öncesine göre daha kaotik bir durumda buluyoruz. İktidarın değişmesiyle birlikte Cumhuriyetin kuruluş bağlamlarına dönmek gerekiyor. 2025 yılında Atatürk Cumhuriyeti diyeceğimiz dönemi kuracağımız bir hükümet umuyoruz.
‘Enkaz Altındaydı’
Devrimci Sendikalar Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu: Ülkemiz son bir yılda kronik yüksek enflasyonun, bozulan gelir dağılımının, her alandaki adaletsizliğin, hukukun üstünlüğünden uzaklaşmanın, iş cinayetlerinin, eşitsizliğin, demokrasiden uzaklaşmanın yarattığı enkaz altında kaldı. Bu enkazdan en büyük zararı işçiler, işçiler ve emekliler gördü. Örgütlü mücadelenin en önemli gündemi adalet mücadelesidir. İşçilerin, emeklilerin ve emekçilerin daha iyi koşullara ulaşabilmesi için yapılması gereken çok basit ve açık: adaletin güvence altına alınması. Gelirde adalet yok, vergide adalet yok, sendikal haklarda adaletsizlik zaten hat safhada; İşyeri cinayetleri, çocuk işçiliği, kayıt dışı çalışma, cinsiyet eşitsizliği gibi pek çok alanda büyük adaletsizlikler yaşanıyor. Sendikalaşma, grev ve toplu sözleşme hakkımızı istiyoruz.
“ÇOCUKLAR ÖLMEYİN”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Alpay Azap: Ekim ayında yenidoğan kazasıyla ilgili ciddi bir sağlık skandalı patlak verdi. Bu olay, yıllardır sağlıkta dönüşüm programı adı altında uygulanan ve sağlığı ticari bir meta haline getiren politikaların kamu yararına olmadığını ortaya çıkardı. Aşı karşıtı grupların etkisiyle çocuklarına aşı yaptırmayanların sayısı geçen yıla göre artarken, Kars’ta yerel mahkeme, çocuktan bir damla kan alınarak yapılan topuk kanı taramasının yasaklanmasına karar verdi. Yenidoğanlarda genetik ve metabolik hastalıkların tanısına yönelik topuk muayenesi, ailenin onayı olmadan yapılamaz. Doktorların ve sağlık çalışanlarının gücü ve halkın desteğiyle; Ülkemizin nüfusuna yakışır, çocukların ölmediği, çocukların açlık çekmediği, bodur kalmadığı bir sağlık sisteminin ilk adımlarının atılacağını umuyoruz.
“KADINLAR SESİNİ YÜKSELTİR”
29 Ekim Kadın Derneği Başkanı Şenal Sarıhan: 2024 yılı kadına yönelik şiddetin devam ettiği bir yıl oldu. Kadın intiharları, kadın cinayetleri ve çocuk istismarı hız kesmeden devam etti. Bu durum karşısında özellikle kadınlar seslerini yükselterek mücadeleden vazgeçmediler. Ancak bu yeterli olmadı, hükümet kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldıran düzenlemeler yapmak için girişimlerde bulundu. Atmak istedikleri adımların tamamı kadınların kazandığı hakların geri kazanılması yönündeydi. Yapmamız gereken, günümüz rejiminden, günümüz sisteminden, iktidarın eğitim anlayışından, iktidarın eşitlik anlayışından, kadın hakları anlayışından uzak; Yeni ve ileriye dönük anlayışlar için çabalayın. Bu çaba kısmen iktidar mücadelesiyle de bağlantılıdır.
‘YENİ ANAYASA’YI YAPIN’
Meclis laiklik sözcüsü Umut Kuruç: 2023 genel seçimlerinden sonra laikliğin ve cumhuriyetin siyasi iktidar tarafından tasfiye edilmesi sürecinin hızlandığını belirtmek gerekir. 2024 yılına gelindiğinde bu karşı-devrimci sürecin özellikle 2020’de hızlandığını ve artık son aşamaya geldiğini görüyoruz. yargıda, eğitim alanında, orduda ve “yeni anayasa”nın dayatılmasında. Laiklik Meclisi’nin laiklik ihlallerine ilişkin aylık raporları, 2024 yılı boyunca siyasetten devlet ve yargı kademelerine, eğitimden sosyal hayata kadar laiklik ihlallerinin yıl boyunca artarak devam edeceğini gösteriyor. Mezhep ve cemaatlerin yayılımının her yerde güçlendiği aşikar. bahsetmiştik. Bekleyiş laikliğe en çok ihtiyaç duyan toplumsal kesimlerin mücadelesinde yatıyor. Bu mücadele, Cumhuriyetin ilkelerinden biri olan laikliği devrimcilikle yenecektir. Beklentimiz bu mücadelenin güçlenerek büyümesidir.
“BİNLERCE ÇALIŞAN ÇOCUK”
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay: Hükümetin uzun zamandır dile getirdiği “dindar ve haylaz nesil” hedefine doğru somut bir adım olan bu uygulamalar, eğitim sisteminin laik ve bilimsel yapısına yönelik tehditleri artırırken, Eğitim emekçilerinin temel haklarının güvence altına alınacağı bir çerçeve sunuyor. ve öğrenciler göz ardı ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın tarikat ve derneklerle imzaladığı protokoller, evrensel değerlerden ziyade belirli bir grubun ideolojisi doğrultusunda eğitim verilmesinin önünü açmıştır. Ekonomik kriz ve artan yoksulluk, binlerce ortaokul mezununun ortaöğretime kaydolmamasına, 600 binden fazla çocuğun okuldan atılmasına ve 500 bine yakın öğrencinin MESEM aracılığıyla çocuk işçi olmasına yol açtı. Mülakatlardaki ısrar binlerce öğretmene haksızlık yapılmasına yol açtı.